( aysaltuk v.öntaş‘la ilgili yazınsal bildirge’ler )
30 EKİM 2022
YOKLUĞU‘nda Savaş’la Dizeleriyle bÜYÜYEN / çOĞALAN ŞAİR, YAZAR
Tigin Orçun Öntaş
49 yaş’ında …
İnsanlık, Ukrayna’da; “büyük yıkım”larından birini daha GÜNCEL’ledi, ağrılı KITA’LARIN aklını, Vicdan’ını kanattı !.. Tüm Dünya Halklarıyla birlikte; Ukrayna Halkı’nın Haklı Direnişi’ni Selamlıyoruz.… “FARKINDALIK” oluşturması ereğiyle; “Gündem” le ilgili Uzunca bir Ek SUNUM’u Tigin’in okurlarıyla, sevenleriyle paylaşıyoruz.
Aysaltuk v.Orçun Öntaş Asyatik Dilleri Bilim Merkezi / Edebiyat Kurulu
“GÜN” ü ANLATAN // NANAN İNSAN USU ( AKLI ) aysaltuk v. orçun öntaş // Mart 2022 // Antalya
Ağrılı, acılı günlerle “sınanıyor” insanlık; 19’ncu yüzyıla sığdıramadığı on’larca “katliam” larla, kıta’ları “tür” mezarlığına dönüştüren insan “aklı”; 20’nci yüzyılın “ilk çeyreği’ ne dek, kesintisiz sürdürdüğü ahlak, değer dışı kıyım’ları, katliam’ları yeter’li görmemiş olmalı ki ; imdi de, “Ultra // Teknolojik (!) birikim’lerle / yetkin’liklerle ürettikleri daha gelişmiş (!) ölüm araçlarını kullanarak, UKRAYNA’DA tanımsız yöntemlerle, insanın, insanlığın, tür’lerin ölümlerini, yok edilişlerini utanç sarmal’larıyla, üzünçle izliyoruz. Her an, saat; yeni “kan”lı kıyım görüntüleri iletişim araçlarıyla dünya’ya “servis” edilirken, yüreğimiz, canımız acıyor, yanıyor; Tüm bu olanlardan, yaşananlardan insan, insanlık; ne kadar “utanç” duyuyor diye, kendimizi sorgularken; us’unu (aklını), yüreğini “güncel, siyasal tercih”lerinin “parantez”ine almış insan yığım’larının, öbek’lerinin öğretilmiş, koşullandırılmış alışkanlık’larına, duyarsızlık” larına tanık oluyoruz. İletişim teknoloji’lerinin sınırlarıyla kuşatılmış bu “çağdaş” “haz” tüketicisi öbek’lerin , tüm insan toplulukları için büyük bir sorun oluşturdukları görülüyor. İnsanlığın ortak aklı, geleceği adına bu “sürdürüm” cü, bulanık süreci yad’sıyor, yerleşik kültürler bakımından da son derece çekince’li buluyoruz. Ukrayna Gerceği’yle birlikte Kıta coğrafya’larındaki “insan / tür” kıyam’larını umursamayan “küresel” kirli “aymaz”lığı, ortak insan us (akıl)’unun neresine konumlandırılacağıyla ilgili bir “fikrimiz” yok değil kuşkusuz !.. “Emperyal” Güç’lerce “yazgı” ya dönüştürülen tüm kıta’lardaki “Katliam”ların “seçil’i” yeni “uygulama” alanı; Ukrayna kent sığınak’larının karanlık, soğuk beton “zemin” lerinin üzerinde, sağın (doktor)’sız, ilaçsız hayata gözlerini açmadan, bir yabanıllığa, barbarlığa “kurban edilen bebeklerin, çocukların, kadınlarla, tüm tür’lerin kıyıma, yıkıma uğratılması karşısındaki umarsızlığımızı anlatacak sözcük, anlatı yığım’ı bulamadığımızın bilinmesini isteriz. Kısaca tüm kıtalarda sürdürülen “barbar”lık, yeğin’lik, imdi de; “övünçlü (!) “ kıyım araçları’yla, en yabanıl ölüm “füze” leriyle Ukrayna Halkı yüreğinden vuruluyor. … Utanç içinde kendini sorgulaması beklenen insan, insanlık; tüm kıta’larda; dün olduğu gibi bugün de kıyım sevici’leri taraftar‘larının yengi’li alkış’larının ürkü’tücü sesleri tırmalıyor kulaklarımızı!.. Benzeşik’leriyle birlikte, tarihin yaralı belleğine konumlandırdığımız sorgu eksiği tüm “çocuk / tür” çığlık’ları da donmuş nehir’lerin, ırmak’ların üzerinde üzünçle “ipil” diyor, yankılanıyor; daha çok yıkılıyoruz, kahroluyoruz, ölüyor vicdanımız, aklımız. … İnsanlık dün olduğu gibi bugün de ; “ Soy / ırk / inanç / ideolojik “ “bağımlı”lıkları önceleyerek, parlatarak; bir kez daha “kirli bağnaz taraftar” larını güncelliyor; yeni, daha “tutku”lu taraftar’lar, “kurban”lar yaratıyor. Sonra da bu kirli parlatıcı’lar; imgesel, düşünsel, saplantılı “ideolojik “ “kayma”larla donatılarak ‘köle’leştirilirken, adan’mış (!) bu yeni ‘kutsal parya’ların; birlikte yaşadıkları “mağdur / mazlum” insan öbek’lerini zehir’leyerek, düşünme yeti’lerini kilit’lediklerini görüyoruz. Süreç içinde bu “edilgen” “çağdaş parya”lar; efendi’leri tarafında çeşitlendirilmiş “Kirli bohça” larıyla birlikte hayatın tüm alanlarına konumlandırılarak; sabah/akşam yeni “kotarıcı” büyük siyasal Kahraman (!)’ ları, Kurtarıcı (!)’lar’ı öğretilmiş hastalıklı güzelleme’lerle, “çok bilmiş aydın (!)’larla, sistem kucaklayıcı’ların “kirli” bulanık yöntem’leriyle kendi toplumlarına “olur” latma çabalarını, üzünçle izliyoruz. Acı olan şu ki, Alıcısı da satıcısı da insan olan bu “büyülü” masalsı (!) alışkanlıklar; Tüm Kıta’lardaki kıyım’ları, katliam’ları süreçlere uygun güncelleyerek, engel’lenemez, önlenemez yeni “kıyam”ların özne’lerine dönüştürülüyor !.. // … // Toplumdaki “konum”lanmamızın özdek’sel “ölçüt” lerine dönüştürdüğümüz konut’larımızdaki “Devasa Ekran (!)’ların karşısında; elimizde “haz” nesneleriyle Tüm Kıta’lardaki yıkımları, katliam’ları, içimizdeki “utanç” duvarlarını yıkarak. … izlettiriyor bize insan, insanlık. … Hani Şair Diyor Ya…:
“ … Kim sürdü acıları // ekmek dilimlerinin üstüne // kim ağrıları // ayrılıkları biberonlara koydu // sofralar kurdu çakallara // sırtlanlara //ateşe verilmiş //yüreğimin üstüne …” Tigin Orçun öntaş
…” Sayın aysaltuk v.o. öntaş’ın konuyla ilgili çözümleme’lerine bir süre ara vererek; bu hep böyle mi sürecek? Sorusu’nun yanıtını arayanlara da; evgili Tigin’in yayımlanmış “eser”lerinden seçtiğimiz aşağıdaki dizeleri’ni, yararlı olması dileğiyle paylaşıyoruz. .… Aysaltuk v.Orçun Öntaş // Asyatik Dilleri Bilim Merkezi // Edebiyat Kurulu
“ … Sen de // Duy // Gör // Sorgula çocuk / Ölmeden su / Dal // Ağaç / Ozanların dizeleri / Kavalımın sesi / Kurt Alfalarının sevişenleri // …” Tigin Orçun öntaş
Karabağ, Bosna, Ruanda … Kıyam’larının ardından …
“ …
/ Dün’e dön / bak halkım / tarih tuzak’larıyla / / uzaklıklarıyla ölçülmez / bilinmez salt // doğa her bir karşıtlığı / senin gibi // çoklu yaratmıştır / / hiçbir karşıtlık / tartıda // bir terazinin eşiti görülmez // aklar her seferinde // aklı // vicdanı karışık olanı // Unutma / senin yansız / tarafsız olmanla / büyür // güler çocuklar // türler // // tüm kıtalar // bebekler beşiklerinde uyuduğunda // büyüdüğünde // mutlanır masallar // destanlar / insanlık / Gel / bir değil / bin kez / milyon kere düşün / geçir sırat köprüsünden günahlarını // aklın gücü // aşk gibidir // özgürleştiğinde // toprak üstünde durur / kalır hep // ışığa döndüğünde // ağaca / suya / çocuğa baktığında // // güzeldir vicdan // akıl /
/ unutma // Ben dedim di // değil inan benimkisi / aklının / gönül terazinin / dışında tut beni / bir kez daha söylüyorum / ozanlar aklın / halkın tahıl ambarıdır / … // gel dinle / “heder” etmez seni şairlerin. …” Tigin Orçun Öntaş
“ … susma / susan ağzın dili // susayan gövdenin // utancıdır bil // bil ki // suskun halkım / ölçüsüz “ Öç”ün yüreği // “sabır” ınsa // aklı çürüttüğünü unutma …” Tigin Orçun öntaş
“… büyü // okyanus yüreklim // çoğalt kavgamızı / zaman aklı yorar / tez büyü ki // kimden yana olduğunu / görsün // bilsin halkın / insanlık // yorgun kıtalar…” Tigin Orçun öntaş
“ … Beşikler çoğalmak için / değildir salt / donmuş nehirlerin / hüzünlü deltaların üzerindesin / at ağzından emzikleri / erken düşür biberonları / vazgeç “dayday”lardan / “emekle”melerden / sürünmekten / yalnızlaştırma bizi / gözünü seveyim / aklını aklımın üstüne ser. …” Tigin Orçun öntaş
“ … bu “kavga” hepimizin // tüm türlerindir unutma / gecikir büyütmezsen aklını // yüreğini / nasıl korurum seni / kardeşlerini / / türlerin mahzun’larını // umarsızlıklarını … “ Tigin Orçun öntaş
“ … Kanatlarındaki bombaları // bıraktı uçaklar kıtaların üstüne // bayramlıkları üstündeyken // vuruldu çocuklar // su üstündeki nilüferlerin // gelinciklerin taçları yırtıldı // Beşikler sallanırken // yuvalarında kuşlar // analarıyla birlikte öldüler … “ Tigin Orçun öntaş
“ … güvercinler // kırlangıçlar // peygamber çiçekleri zamansız öldü // gün ışımadan // seher damlalarının // ağrılarının üstünde // güller saçlarından //sülünler boyunlarından asıldı // yakıldı masallar // destanlar / Bosna’da // Ruanda’da / Karabağ’da sustu insanlık …”
tigin Orçun öntaş
“ … Arama kendini şair / Senin yerin // Tarafın belli / Tüketme zamanı // Kendini // kirletme aşkı // Dizeleri / Kalemini // Tarih dünden / Andan ibaret değil …” Tigin Orçun öntaş
Doğumunun 49’ncu Yılında Tigin Orçun Öntaş’ı Anıyoruz… Tanımsız yıkımların, kıyım’ların, kıyam’ların tam ortasındıyız. Doğa’nın, İnsan’ın Üzünç Sarmal’larıyla kuşatıldığı ağır, kut’suz süreçlerden geçiyoruz. “Denetim”siz, Kut’suz süreçleri insan aklından, yüreğinden çıkarmak dileğiyle, umuduyla;
Tigin’in Soy’sal, Siyasal Gen’etik Kod’ları çözümlendiğinde, onun şiir’inde öncelediği doğasal / toplumsal duyarlılığının , nesnel biçem ve öngörülerinin “Tam” da bu günlerde yaşadıklarımızın “ironik” bir tanımlaması, anlatımı olup olmadığına; onUN “dize”lerini okuyarak siz sevenleriyle, okurlarının karar vermesini istedik. !…
“Gen’etik Kod”lar dizilimindeki konumu izlendiğinde; “Mücadele”siyle tanıdığımız, bildiğimiz Sevgili Tigin’in, güncel’liğini hiç yitirmeyecek bu sunumlardaki dizeleriyle, bir kez daha güçlü tanımlama’larla anıyor, anılarını kucaklıyor; onunla ilgili “Sunum”larımızı sürdürüyoruz. …
“Mavi Gezegen”in Şairi yazar Tigin Orçun Öntaş, “Eytişim Özdeksel Şiir“’inin ilk’lerinden öncü şairlerindendir. Doğasal, toplumsal Evrilme’lerin, süreçlerin ; bilimsel, diyalektik şiiri olarak tanımlanan “Eytişim (Diyalektik) Özdek’sel Şiir Örgüsü’” nün yazınsal Kuram’cısı, Oluşturucu’su olan Tigin’in Babası Dilbilimci, bilge Şair Aysaltuk v.öntaş , kendi şiir örgüsünü şöyle tanımlar, anlatır;
“… Şiirler, kendisini üreten anlatıcı’larının (şairlerin // toplumların) masalsı çocuklarıdır. Tüm bu çoğul yazınsal süreçler, toplumların “ekin”sel (kültürel) oluşlarının, yazınsal birikimlerinin im’leri, imge’leriyle görülür, algılanırlar.. “Eytişim –Diyalektik / Özdeksel Şiir” ; Geleneksel şiir’in dün’üne iye (sahip)’lenirken, onu (tüm şiir akım’larını geleneksel, teolojik v.b. ); “yazınsal karşıtlık” lar nedeniyle, kendi şiir örgüsünden uzak tutar.
Kısaca Eytişim (Diyalektik) Özdek’sel Şiir’; İnsanın öznesi olduğu doğasal ve toplumsal nesnel gerçekleri, kendi us (akıl)’sal çarklarında “Eytişim”sel (diyalektik) yöntemlerle yeniden çözüzümleyerek, üreterek:
im’sel, imge’sel yönseme’lerin kanatlandırdığı “nehir”sel sözcüklerle, insan “us”unu, yüreğini taç’landıran, yazınsal süreçlerin: “bilimsel” vargılarla açımlandığı diyalektik süreçler olarak algılar.
Özdeksel Şiir; Geleneksel, Dizge’sel şiir örgü’lerinin üretim “biçem”lerini süreçleriyle ilişkilendirerek; Doğa’sal / Toplum’sal “özne” lerinin yeti’leriyle, yetkin’liklerini, şiir evre’lerinin teknik / istendik ölçütlerini önceleyerek açımlar. Teolojik, Geleneksek, tüm diğer “sürdürüm”cü Batı Merkezci Resmi Tarihin konumlandırdığı Yazınsal Belleklerin dün’üyle, bugün’ünün Sorgulanmasını önceleyerek, yazınsal (yığımsal) dizilim süreçlerini; erk’sel // toplumsal baskılara karşın; kendi “şiir biçemi” ni yeniden oluşturur, doğasal – toplumsal duyarlılıkların önce’lendiği, olur’landığı yazınsal üretimlerle toplumların Şiir Evren’ ini Taç’landırır. … // … söylemleriyle, kendi şiirini “insan” için, “doğa” için “öznel” leştirir bilge şair … ..
022 (BİR AY SONRA KENDİLİĞİNDEN KALKACAK ) SUNUM
yazıyla ilgili algı eksizliği ni engellemek için, 6.sayfa öncelikle verilmiştir …
SANAT, KÜLTÜR
BİLİM ADAMI,
Şair, Yazar AYSALTUK V. ÖNTAŞ’ın
“ANADİL TÜRKÇE” duyarlılık BİLDİRGESİ
Her dil, kendini yaratan, oluşturan insan topluluklarınn binlerce yıl süren uğraşlarının bir ürünüdür. Bu nedenle diller, kendilerinin yaratıcısı olan toplumların öznesidir. Dil kıyıcılığı (katliamı) yapanlar, yaşadıkları tarihsel sürecin kültür eksilmesinin özdeği (maddesi) olduklarını bilmelidirler.
Diller, “ait” oldukları toplumların ellerinden alınmamalıdır. Tersine, o dilin “ait” olduğu topluluklarca kullanılmasının koşulları yaratılmalı, özendirilip, evrensel kültür dağarcığındaki yerini alması sağlanmalıdır.
Her toplum gibi Türkler de, üzerinde yaşadığımız yeryuvarının önemli bir gerçeğidir. Bu nedenle, binlerce yıllık kutlu bir dil geleneği olan ulusun, söz varlığının giderek bozulma sürecine girmesi düşündürücüdür!
Yazınsal üretim yapanlarla, aydınların ilgisizliklerine bir de duyarsızlıkları eklenince Bu gün eğitim yapıtları başta olmak üzere, yazınsal (edebiyat) yapıtlarımız, adlarımızla kent sokaklarımız yabancı sözcüklerin akınına uğramıştır..
Ancak, kimi yazıncılarımızla aydınlarımız: dilimizde karşılıkları var, kullanılır olmasına karşın; Türkçe sözcüklerinin yerine yabancı karşılıklarını kullanmayı sürdürmektedirler. Türkçe sözcük kullanma duyarlılıkları, tasaları (kaygıları) olmayanların yabancı sözcük kullanma alışkanlıkları: ana dilimizin yazın ( masal, öykü, şiir, roman), bilim, kültür dili olmasını tartışır konuma getirmiştir…
Türkçemizin ne denli bir çekinceyle (tehlikeyle) karşı karşıya bırakıldığına, bozuma uğradığına tanıklık etmesi dileğiyle, yapıtlarımı okumaya başlamadan “Ne kadar Türkçe konuşuyoruz!” başlıklı bir “tanılama” bölümüyle kurmacalarımın anlatımında kullandığım kimi Türkçe sözcüklerin yabancı karşılıklarını; bir örneklem olması için yapıtlarımın baş sayfasında veriyorum.
Okurlarımın kutlu bir geleceğe yönlendirilmesinde büyük çabalarıyla katkıları olan öğretmenlerimizle yetişkinlerin; bu sözcüklerin yeniden kullanımını sağlamadaki duyarlılıklarına bir katkım olsun istedim.
Ana dilimizin yaşaması, Türkçemizin bizden sonraki kuşaklara kirletilmeden bırakılması için, bilinçsizce dağarcığımıza yüklediğimiz yabancı bir sözcüğün yerine, TDK sözlüklerinde karşılığı olan Türkçesini kullanalım.
Unutmayınız, salt (yalnız) toprak yurt, vatan değildir insanlara, toplumlara. İnsanın gerçek yurdu (vatanı) kendi ana dilidir. Diliniz, yüreğinizle birlikte atar, yaşar; gittiğiniz her yere sizinle gider, sizinledir . . O sizin gerçek yurdunuz, “vatan”ınızdır!..
Tarih, kendi dili için varolmayanların, birilerinin dillerinin yaşatıcısı durumuna düştüklerine çok tanık olmuştur.
Bu nedenle gelecekteki yeryuvarı düzeninde yer alacak uluslar, dilini yitiren (kaybeden) toplumların Güneşlerinin bir daha hiç doğmayacağını bildiklerinden; dillerine, kültürlerine sığınırlar, onu taçlandırarak korurlar hep!..
Dağarcığımızda bulunan her bir yabancı sözcüğün yerine, Türkçe karşılıklarını koymanız dileğiyle…